8 Kasım 2008 Cumartesi
Lilikler-25.10.2008
Secret Garden-25.10.2008
Yoldan GODLAR ve Erim Dağı
Emektar Çeşmemiz-25.10.2008
2 Temmuz 2008 Çarşamba
"Ö z l ü S ö z l e r "
...Tembelin Çalışma Günü Yarındır...
...Bir dert atlatıldıktan sonra,insana bir kazanç olur.
Goethe
...Bir devlet adamının kalbi kafasında olmalıdır.
Napoleon
...Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.
Epiktetos
...Bir insan hayranlık duyup sevebildiği sürece, sonsuza kadar genç demektir.
Pablo Casals
...Bir insan köprü kurar, bin insan geçer.
Özbek Atasözü
...Bir insan parmağını başkasına uzatınca, üç parmağın da kendisine uzatıldığını unutmamalıdır.
Louis Nizer
...Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
Montaigne
...Bir miktar eğlence olmadıkça; hiçbirşeyi başaramazsınız.
Charles Knight
...Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Atatürk
...Bir ÖĞRETMEN ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinemez.
Henry Adams
...Bir problemin güç olduğunu söyleme; eğer o güç olmasaydı, zaten problem olmazdı.
F. Foch
...Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin.
Var Dyke
...Bir şeyi ezberlemek, bilmek demek değildir.
Montaigne
...Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur.
Sokrates
...Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz.
B. Franklin(Bizim şu aziz topraklarımızdaki gaflet ve bundan doğan felaketlerin eksik olmadığı gibi...Bilge türk)
...Bir dert atlatıldıktan sonra,insana bir kazanç olur.
Goethe
...Bir devlet adamının kalbi kafasında olmalıdır.
Napoleon
...Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.
Epiktetos
...Bir insan hayranlık duyup sevebildiği sürece, sonsuza kadar genç demektir.
Pablo Casals
...Bir insan köprü kurar, bin insan geçer.
Özbek Atasözü
...Bir insan parmağını başkasına uzatınca, üç parmağın da kendisine uzatıldığını unutmamalıdır.
Louis Nizer
...Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.
Montaigne
...Bir miktar eğlence olmadıkça; hiçbirşeyi başaramazsınız.
Charles Knight
...Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Atatürk
...Bir ÖĞRETMEN ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinemez.
Henry Adams
...Bir problemin güç olduğunu söyleme; eğer o güç olmasaydı, zaten problem olmazdı.
F. Foch
...Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin.
Var Dyke
...Bir şeyi ezberlemek, bilmek demek değildir.
Montaigne
...Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur.
Sokrates
...Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bundan doğacak felaket azalmaz.
B. Franklin(Bizim şu aziz topraklarımızdaki gaflet ve bundan doğan felaketlerin eksik olmadığı gibi...Bilge türk)
Manzara-Haziran'08
30 Haziran 2008 Pazartesi
Ö Z L Ü S Ö Z L E R :
...Bilgiyi elde ettikten sonra halka söylemeyen, öğretmeyen kişi,zengin olup da yoksul doyurmayan kimseye benzer.
Hz.Muhammet (S.A.V.)
...Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Brigitte
...Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.
Terry
...Bilgi insanı kuşkudan,iyilik acı çekmekten,kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Konfüçyüs
...Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekir.
Honore De Balzac
...Bilginin olduğu yerde bilenler, aklın olduğu yerde düşünenler vardır.
Yusuf Has Hacip
...Bilgisiz bir kimse savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.
Sadi
...Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir.
La Bruyere
...Bilgiyle dirilenler ölmez.
Hz. Ali (r.a.)
..Bir çivi yüzünden bir nal,bir nal yüzünden bir at,bir at yüzünden de bir atlı gidiverir.
Franklin
Hz.Muhammet (S.A.V.)
...Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Brigitte
...Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.
Terry
...Bilgi insanı kuşkudan,iyilik acı çekmekten,kararlı olmak da korkudan kurtarır.
Konfüçyüs
...Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekir.
Honore De Balzac
...Bilginin olduğu yerde bilenler, aklın olduğu yerde düşünenler vardır.
Yusuf Has Hacip
...Bilgisiz bir kimse savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.
Sadi
...Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için çoğunluk bilgisizdir.
La Bruyere
...Bilgiyle dirilenler ölmez.
Hz. Ali (r.a.)
..Bir çivi yüzünden bir nal,bir nal yüzünden bir at,bir at yüzünden de bir atlı gidiverir.
Franklin
12 Haziran 2008 Perşembe
Sarı Çiçekler,Söğütler Altında
Sordum sarı çiçeğe: Benzin neden sarıdır?
Çiçek eydür derviş baba: Ahım dağlar eritir
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
Sordum sarı çiçeğe: Sizde ölüm varmıdır?
Çiçek eydür derviş baba: Ölümsüz yer varmıdır
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
Sordum sarı çiçeğe: Kışın nerde olursun?
Çiçek eydür derviş baba:: Kışın türab oluruz
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
Sordum sarı çiçeğe: Tamuya girer misiz?
Çiçek eydür derviş baba: Ol münkirler yeridir.
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
Sordum sarı çiçeğe: Uçmağa girer misiz?
Çiçek eydür derviş baba: Uçmak adem şehridir
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
Sordum sarı çiçeğe: Gül sizin neniz olur?
Çiçek eydür derviş baba: Gül Muhammed teridir
Hak Lâ ilâhe illâllah, Allah Lâ ilâhe illâllah.
YUNUS EMRE
(1238-1321)
Türk milletinin yetiştirdiği en büyük tasavvuf erlerinden ve Türk dili ve edebiyatı tarihinin en büyük şairlerinden biri olan Yunus Emre'nin hayatı ve kimliğine dair hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Yunus'un bazı mısralarından, 1273'de Konya'da ölen, tasavvuf edebiyatının büyük ustası Mevlana Celalettin Rumî ile karşılaştığı anlaşılmaktadır; buradan da Yunus'un 1240'larda ya da daha geç bir tarihte doğduğu sonucu çıkarılabilir. Bilinen hususlar onun Risalet-ün-Nushiyye adlı eserini H.707 (M.1308) yılında yazmış olması ve H.720 (1321) tarihinde vefat etmesidir.Böylece H.638 (M.1240-1241) yılında doğduğu anlaşılan Yunus Emre XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır.Bu çağ,Selçukluların sonu ile Osman Gazi devrelerine rastlamaktadır.Yunus Emre'nin şiirlerinde bu tarihlerin doğru olduğunu gösteren ipuçları bulunmakta; şair, çağdaş olarak Mevlana Celaleddin,Ahmet Fakıh,Geyikli Baba ve Seydi Balum'dan bahsetmektedir.
"Kırçal"
"Cor Çiçeği"
"Ö Z L Ü S Ö Z L E R "
...İşçinin teri kurumadan ücretini veriniz ve kendisine işte iken ücretini bildiriniz.(Hadis-i Şerif Meali)
...Bana arkadaşını söyle,sana kim olduğunu söyleyeyim.(Cervantes)
...Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.Hz.Ali (r.a.)
...Başarılarını gizlemek, en büyük başarıdır.(La Rochefoucauld)
...Başarının sırrı , uğraşılan konuya hakim olmaktır.(Benjamin Disraeli)
...Başkalarını hep bağışla, kendini hiç bağışlama.(Syrus)
...Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
...Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.(Baron Langenfauld)
...Başkası düştü mü "çürük tahtaya basmasaydı" deriz.Kendimiz düşünce,bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz.(Cenab Şahabettin)
...Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır.(Hint Atasözü)
...Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.(Konfüçyüs)
...Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner.(Alexander Everett)
...Bana arkadaşını söyle,sana kim olduğunu söyleyeyim.(Cervantes)
...Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.Hz.Ali (r.a.)
...Başarılarını gizlemek, en büyük başarıdır.(La Rochefoucauld)
...Başarının sırrı , uğraşılan konuya hakim olmaktır.(Benjamin Disraeli)
...Başkalarını hep bağışla, kendini hiç bağışlama.(Syrus)
...Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
...Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir.(Baron Langenfauld)
...Başkası düştü mü "çürük tahtaya basmasaydı" deriz.Kendimiz düşünce,bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz.(Cenab Şahabettin)
...Başkasından üstün olmamız önemli değildir. Asıl önemli olan şey, dünkü halimizden üstün olmamızdır.(Hint Atasözü)
...Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.(Konfüçyüs)
...Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner.(Alexander Everett)
"Godlar'a Tepeden Bir Bakış"
"Kızamık Çiçeği"
Çartlardan Bir İlkbahar Manzarası
25 Mayıs 2008 Pazar
"Rindlerin Ölümü"
Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şirâz'ı hayal ettiren ahengiyle.
Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Yahya Kemal Beyatlı
...(Rindler,hoş görüşlü,geniş,açık yürekli,güvenilir kimseler,gönül erleri,kalender kişiler anlamında kullanılmış.Ruhun şad olsun,Yahya Kemal)
...Gül fotoğrafını Hafız Amcanın Bahçesinde bir ikindi vaktinde çekmiştim.Demir Amcaya mahir elleriyle yetiştirdiği güllerinden ve mahalle için emeklerinden dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.
...Rindler ölmüş! Yeni rindler,yeni düşünce insanları,altın bir nesil ve yeni bürhanlar gerek...V.Yiğit-25 Mayıs'08
Doğa,"Yeşil Saçlı Prensesim"
2 Mayıs 2008 Cuma
Ne Ol,Ne Olma!
İtil, atıl ama,SATILMA!
Doğrul, devril ama,EĞİLME!
Seslen, uslan ama,YASLANMA!
Yaklaş, konuş, tanış ama,UZAKLAŞMA!
Okumaktan zarar gelmez ama,LANET OKUMA!
Zulmü devir, nefsi devir ama,ÇAM DEVİRME!
Ev al, araba al, abdest al ama,BEDDUA ALMA!
Rakibini geç, sınıfını geç ama,GÜLÜP GEÇME!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama,AĞZINI AÇMA!
Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama,ORTAK KOŞMA!
Davet et, hayret et, af et, tövbe et ama,İHANET ETME!
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama,KiN BESLEME!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama,BÖLÜCÜ OLMA!
Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama,KENDİNİ BEĞENME!
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman,BOŞ VERME!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama,YERİNDE SAYMA!
Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama,SIRRINI VERME!
Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi (Allah rahmet eylesin)
Doğrul, devril ama,EĞİLME!
Seslen, uslan ama,YASLANMA!
Yaklaş, konuş, tanış ama,UZAKLAŞMA!
Okumaktan zarar gelmez ama,LANET OKUMA!
Zulmü devir, nefsi devir ama,ÇAM DEVİRME!
Ev al, araba al, abdest al ama,BEDDUA ALMA!
Rakibini geç, sınıfını geç ama,GÜLÜP GEÇME!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama,AĞZINI AÇMA!
Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama,ORTAK KOŞMA!
Davet et, hayret et, af et, tövbe et ama,İHANET ETME!
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama,KiN BESLEME!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama,BÖLÜCÜ OLMA!
Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama,KENDİNİ BEĞENME!
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman,BOŞ VERME!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama,YERİNDE SAYMA!
Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama,SIRRINI VERME!
Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi (Allah rahmet eylesin)
30 Nisan 2008 Çarşamba
Süpürge Çiçeği
Ö Z L Ü S Ö Z L E R
..."Allah'ım,günahlarımın tümünü,küçüğünü,büyüğünü,ilkini,sonunu,gizlisini,açığını bağışla!"O'nun(s.a.v)dilinden
..."Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir.Düşünerek söyler".Hz.Ali(r.a)
..."Allah'ın kahretmediğini görüp şımarma;mühlet verdiğini düşün ve ürper!"M.Fethullah Gülen(Allah ondan razı olsun)
..."Fikirlerinizi ve söylediklerinizi asla kabul edemem..Ama onları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunurum.."Voltaire
..."Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır".Mirabeau
..."Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır."Bernard Shaw
..."Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller".La Rochefoucauld
..."Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri var; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır."Plato
..."Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur."Yusuf Has Hacip
..."Alkış zayıfların amacı ve sonudur."C.Colton
..."Alkışı en sessiz karşılayan,alkışı haketmiş demektir."Emerson
..."Aptalın sevgisi, ayının sevgisidir; kini sevgidir, sevgisi kindir."Mevlana
..."Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir."G.Washington
..."Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir.Düşünerek söyler".Hz.Ali(r.a)
..."Allah'ın kahretmediğini görüp şımarma;mühlet verdiğini düşün ve ürper!"M.Fethullah Gülen(Allah ondan razı olsun)
..."Fikirlerinizi ve söylediklerinizi asla kabul edemem..Ama onları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunurum.."Voltaire
..."Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır".Mirabeau
..."Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır."Bernard Shaw
..."Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller".La Rochefoucauld
..."Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri var; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır."Plato
..."Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur."Yusuf Has Hacip
..."Alkış zayıfların amacı ve sonudur."C.Colton
..."Alkışı en sessiz karşılayan,alkışı haketmiş demektir."Emerson
..."Aptalın sevgisi, ayının sevgisidir; kini sevgidir, sevgisi kindir."Mevlana
..."Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir."G.Washington
Sanki Gökler Yanıyordu!
"GRUP KURDUM DOSTLARIM İÇİN"
Sizler ile bir arada olmaya,
Dostlar için bir grup'ta ben kurdum.
Dertlerine candan ortak olmaya,
Dostlar için bir grup'ta ben kurdum.
Hem hâl olup dertleşmeye sizlerle,
Her zorluğu yenmek için el ele,
Grubumuz dönsün bahçeden güle,
Dostlar için bir grup'ta ben kurdum.
Sevgiden bir anıt misali olsun,
Sevgiyi bilenler burda bulunsun,
Grubumun adı ister SEN olsun,
Dostlar için bir grup'ta ben kurdum.
Yüreğimi size mekân eyledim,
Proğramım dürüstlüğe bağladım,
Buyurun (dostlarım) ,bir haber saldım,
Dostlar için bir grup'ta ben kurdum.
(Ömer Çetinkaya Bey'in Şiiri halime tercümandır.)
19 Nisan 2008 Cumartesi
KAZANAN ve KAYBEDEN:
KAZANAN,her zaman çözümün bir parçasıdır,
KAYBEDEN, her zaman problemin bir parçasıdır.
KAZANAN'IN,her zaman bir programı vardır,
KAYBEDEN'İN,her zaman bir özürü vardır,
KAZANAN,"Bu işi senin için yaparım" der,
KAYBEDEN,"Benim işim değil ki" der.
KAZANAN,her sorunda bir çözüm bulur,
KAYBEDEN,her çözümde bir sorun görür.
KAZANAN,"uzak ama,yolu biliyorum" der,
KAYBEDEN,"yakın ama,yolu bilmiyorum" der.
KAZANAN,çakılların yanındaki çimeni görür,
KAYBEDEN,çimenin yanındaki çakılları görür.
KAZANAN,"zor olabilir,ama mümkün" der,
KAYBEDEN,"mümkün ama çok zor" der.
KAZANAN,konuşmak yerine yapar,
KAYBEDEN,yapmak yerine konuşur.
KAZANAN,ağlamak yerine çalışır,
KAYBEDEN,çalışmak yerine ağlar.
KAZANAN,beynini çalıştırır,
KAYBEDEN,çenesini...
12 Nisan 2008 Cumartesi
Gecirek Çiçeği-29 Mart'08
Dere Manzarası-15 Mart'08
20 Mart 2008 Perşembe
Emektar Değirmenimiz
"DEĞİRMENDE GECE"
Kapısında kör fener
İki yanar bir söner
Sular akar taş döner
Taş döndükçe baş döner
Değirmenci Hayrullah,
Bismillah, Bismillah.
Şıngır mıngır cinniler,
Arıstaktan indiler
Eşeklere bindiler
Bunu gören köylüler,
Köşelere sindiler.
Değirmenci Hayrullah,
Bismillah, Bismillah.
Hayrullah’ın bıyığı
Kurnaz tilkikuyruğu
Kahvaltısı kuş eti
Karıştırdı nöbeti
Fare dolu sepeti.
Değirmenci Hayrullah,
Bismillah, Bismillah.
Harman hasat zamanı
Zaman vermez âmânı
Altın ettik samanı
Sonra çıkar dumanı.
Değirmenci Hayrullah,
Bismillah, Bismillah.
Ali Akbaş
.....................................
Bir Hatıram
Büyük Neydi?
Değirmenle ilgili çocukken yaşadığım bir hatıramı anlatmadan geçemeyeceğim…
...Bizim çocukluğumuzda değirmen aktif olarak kullanılıyordu ve mahalle için vazgeçilmez bir şeydi. Her baharda imece ile toplanılır, arkı açılır, bakımı yapılır ve un öğütmek için hazır hale getirilirdi. Bu işlerle rahmetli Mustafa Dedem bizzat ilgilenir, herhangi bir aksaklığa sebebiyet vermemek için milletle birlikte çok çalışırdı. Herkese görevler verir, bu işleri öğrenmelerini sağlardı. Özellikle Doğan Amcanın eşi Zekiye Yenge’ye suyu koşup kesme işini vermişti… Çünkü bu yenge işten anlayan ve kendi gibi, titiz bir insandı… Bizde olup biteni büyük bir heyecan ve temaşa ile izler, bir şeyler öğrenmeye çalışırdık.
...Vel Hâsılı o yılki bakımda yaşlanan bir taşın değişmesi gerekiyormuş. Bunun için gerekenler yapıldı ve Dedemin önderliğinde taş büyük bir özenle hazırlandı. Lakin götürülmesi zor bir işti. Çok uğraştılar… “God İşi” bir sürü şeyler düşünüyorlar, fakat bir türlü işin içinden çıkamıyorlardı. Sonunda Mustafa Dede’min aklına bir fikir geldi… Asiye Nine’ye sorulacaktı. Nede olsa O,köyün büyüğüydü… O bir fikir verebilirdi. Zaten kimin bir derdi olsa ona koşulur, önerdiği derman ile selamete çıkılırdı. Haber gönderip çağırdılar… Birazdan geldi. Dirliğin sonuna ermiş bu iyi kadın,taşın bir soluna baktı, bir sağına baktı. O zamana kadar hiç kimsenin aklına gelmeyen ,“Ortasına bir direk takarak götürme yöntemini” önerdi… Öneriye herkes şaşırmış, lakin yerine getirmekten başka çarede kalmamıştı… Dediğini yaptılar ve işi hallettiler… Biraz sonra taş değirmene götürülürken, Asiye Ninede Mahallenin yolunu tutmuştu… Bizde hep birlikte “Büyüklük Buymuş” demiş ve ondan övgüyle bahsetmiştik.
...Asiye Nine bizde hep büyüktü. Fakat bir kere daha hep birlikte müşahede etmiştik… Mahalleye omuz veren yaşlı bir çınar gibiydi… Tapın zorlu ve yorucu yaşamını görmüş, oradaki huzursuzlukların ve acıların sonunda gelinen Ançırtı’daki, susuz ve kimsesiz günlerin, kahrını çekmiş ve yorulmamıştı… Kalan ömrünü de Godların inşasına vermişti… Acılar ve zorluklar burada da peşini bırakmamış, bir oğlunu vatan için toprağa verirken, diğerini de cezaevine göndermiştir… İşte Anadolu insanı buydu. Dahası var mıdır bilmem… Evet, işte Godlar buydu. Ya da Godları Godlar yapan değerler silsilesi böyle sürüyordu… Bize böyle bir yaşam alanı ve övünç sermayesi bırakan büyüklerimize minnettarız. Nice Asiye Kadınlar bu mukaddes toprağımızı "Vatan" haline getirdiler...Ruhları şad,mekânları cennet olsun inşaallah.(V.Yiğit)
Değirmenle ilgili çocukken yaşadığım bir hatıramı anlatmadan geçemeyeceğim…
...Bizim çocukluğumuzda değirmen aktif olarak kullanılıyordu ve mahalle için vazgeçilmez bir şeydi. Her baharda imece ile toplanılır, arkı açılır, bakımı yapılır ve un öğütmek için hazır hale getirilirdi. Bu işlerle rahmetli Mustafa Dedem bizzat ilgilenir, herhangi bir aksaklığa sebebiyet vermemek için milletle birlikte çok çalışırdı. Herkese görevler verir, bu işleri öğrenmelerini sağlardı. Özellikle Doğan Amcanın eşi Zekiye Yenge’ye suyu koşup kesme işini vermişti… Çünkü bu yenge işten anlayan ve kendi gibi, titiz bir insandı… Bizde olup biteni büyük bir heyecan ve temaşa ile izler, bir şeyler öğrenmeye çalışırdık.
...Vel Hâsılı o yılki bakımda yaşlanan bir taşın değişmesi gerekiyormuş. Bunun için gerekenler yapıldı ve Dedemin önderliğinde taş büyük bir özenle hazırlandı. Lakin götürülmesi zor bir işti. Çok uğraştılar… “God İşi” bir sürü şeyler düşünüyorlar, fakat bir türlü işin içinden çıkamıyorlardı. Sonunda Mustafa Dede’min aklına bir fikir geldi… Asiye Nine’ye sorulacaktı. Nede olsa O,köyün büyüğüydü… O bir fikir verebilirdi. Zaten kimin bir derdi olsa ona koşulur, önerdiği derman ile selamete çıkılırdı. Haber gönderip çağırdılar… Birazdan geldi. Dirliğin sonuna ermiş bu iyi kadın,taşın bir soluna baktı, bir sağına baktı. O zamana kadar hiç kimsenin aklına gelmeyen ,“Ortasına bir direk takarak götürme yöntemini” önerdi… Öneriye herkes şaşırmış, lakin yerine getirmekten başka çarede kalmamıştı… Dediğini yaptılar ve işi hallettiler… Biraz sonra taş değirmene götürülürken, Asiye Ninede Mahallenin yolunu tutmuştu… Bizde hep birlikte “Büyüklük Buymuş” demiş ve ondan övgüyle bahsetmiştik.
...Asiye Nine bizde hep büyüktü. Fakat bir kere daha hep birlikte müşahede etmiştik… Mahalleye omuz veren yaşlı bir çınar gibiydi… Tapın zorlu ve yorucu yaşamını görmüş, oradaki huzursuzlukların ve acıların sonunda gelinen Ançırtı’daki, susuz ve kimsesiz günlerin, kahrını çekmiş ve yorulmamıştı… Kalan ömrünü de Godların inşasına vermişti… Acılar ve zorluklar burada da peşini bırakmamış, bir oğlunu vatan için toprağa verirken, diğerini de cezaevine göndermiştir… İşte Anadolu insanı buydu. Dahası var mıdır bilmem… Evet, işte Godlar buydu. Ya da Godları Godlar yapan değerler silsilesi böyle sürüyordu… Bize böyle bir yaşam alanı ve övünç sermayesi bırakan büyüklerimize minnettarız. Nice Asiye Kadınlar bu mukaddes toprağımızı "Vatan" haline getirdiler...Ruhları şad,mekânları cennet olsun inşaallah.(V.Yiğit)
"Emektar Çeşmemiz"
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.
"Göynünü şirinin aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi..."
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.
Vefasız Aslıya yol gösteren bu,
Keremin sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.
Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül ararda,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...
Faruk Nafız Çamlıbel
"Sanma O Bir Toprak"
Ben vatanın, ta kendini özledim.
Bal yesem de onsuz zevki mi olur?
Ekmeğinin, kokusunu özledim.
Tepelerde kır çiçeği açarken,
Kuzu koyun sağa sola kaçarken,
Çekirgeler zıp zıp edip uçarken,
Ben vatanın, çimenini özledim.
Pınar suyu soğuk olur içmeye,
Piknik yapıp keyfe keyif katmaya,
Lale, sümbül, nergiz çiçek açmaya,
Vatanımın, baharını özledim.
Hal hatırın sorar kimi görürsen,
Bir ekmeği böler kime söylesen.
Aç yatırmaz, açık koymaz kimseyi,
Ben yurdumun, insanını özledim.
Al bayrağı rüzgar vurur, sallanır,
Ezan sesi, yürekleri inletir.
Her bir köşe, şehit yurdu, bir yatır,
Ben vatanın, toprağını özledim.
Özledim ben, vatanımı özledim.
Ramazan Ateş/Enschede-17.1.2006(Gurbet ellerde,Vatan hasreti çeken bir kardeşimizin şiiri ile halimize tercüman olayım istedim)
18 Mart 2008 Salı
Yeni Resim
Karşı Tarla'dan Mah.Görünümü
Godlar-1939
Ayrılık Zor(15'Mart'08)
Godlar'da Bir Grup Vakti(15'Mart'08)
15 Mart 2008 Cumartesi
Kardelen Çiçeği-Mart'08
(Fotoğrafı Gevrekli Civarında bir yerde çektim...Ümit ederimki,yaşantımızda bu kardelenler gibi hep umut verici olur ve yarınlara hep güvenle bakarız.V.Yiğit)
8 Mart 2008 Cumartesi
Eski Baba Vatanı
Gidip seyreyledim eski vatanı,
Sis bürümüş dağlar,duman perişan.
Rahmetle anarım garip babamı,
Kıymet verilmedi, haller perişan.
Yaslara bürünmüş toprağı taşı,
Viran hane olmuş, Hişen’in başı.
Ah! Dedikçe akar,gözümün yaşı
Ciğer pare pare, gönül perişan.
Kapılar kilitli aklı karalı,
Göç eylemiş gitmiş,malı maralı.
Söğütler eğilmiş kavak yaralı,
Dereler çağlamaz, sular perişan
Değirmen küsmüştür,taşları hasta,
Bozulmuş ambarlar,nerede usta.
Bizden selam olsun, yarene dosta,
Didem yaralıdır, ruhum perişan.
İç dünyamdan gelir,bilmem yalanı,
Şükür Rabbaniye sevdim Kur’anı.
Çökertti anamı, evin dumanı,
Kirişler çürümüş,mertek perişan.
Dökmüş gazelini,virandır bağlar,
Her yer ot kaplamış, geçilmez yollar.
Gider kışı, güzü gelir baharlar,
Kosniler kudurmuş,tarla perişan.
Yaz olmadan gelir buranın kışı,
Çok yemeye gelmez, dokunur aşı.
Melül mahzun durur,bibegin taşı,
Yağışın altında,ağaç perişan.
Kağnı arabası ağaca bağlı,
Çok günler geçirdim, karalı ağlı.
Dimağımız hasta, kalbimiz dağlı,
Çatılar yan vermiş, damlar perişan.
Bilmem ki nereden geldi soyumuz,
Azimle çalışır oğul kızımız.
Neden ki bir yere,akmaz suyumuz,
Akıllar göletçe fikir perişan.
Atılmış milletim, başka diyarda,
Çalışmamız güzel her bir ayarda.
Mevla’mız korusun, ulu divanda,
Cennetimiz güzel, narı perişan.
İkinci ölüme bedel ayrılık,
Bu günkü vatanda sular bulanık.
Cesedim uykuda, ruhum uyanık,
İç dünyamda, dağlar çöller perişan.
Cılganın demiri, paslıdır başı,
Ne hoştur duruşu,kıbleye karşı.
Yan yatar maranlar, körüyü yaslı,
Tütmüyor bacalar, boru perişan.
Hidayet Mevla’dan, yollarım ırak,
Gün geçtikçe beni alıyor merak.
Yalanı, dolanı, boş sözü bırak,
Sollarınız şadlı, sağlar perişan.
Kındılik kayada,çalardım sazı,
Yaylanın suları, verirdi avazı.
Zamane evladının, çekilmez nazı,
Sosyete kapladı, iman perişan.
Hatıra loğumda, bacada yatar,
Bozuktur silahlar geriye atar.
Dimağımız hasta, mantığı satar,
Yolları çıkmazda, akıl perişan.
Yarılmış köşeler, görün hacılar,
Bize darılmasın, hanım bacılar.
Güler üstümüze sahte kişiler,
Karnımız kan ağlar, mide perişan.
Bende Garip Sultan, gönülden hasta,
Hidayet dilerim, yarene dosta.
Mevla’m muhtaç etme, muhannet dosta,
İtaatler ölmüş, görüş perişan…
Garip Sultan(İ.Yiğit)
Sis bürümüş dağlar,duman perişan.
Rahmetle anarım garip babamı,
Kıymet verilmedi, haller perişan.
Yaslara bürünmüş toprağı taşı,
Viran hane olmuş, Hişen’in başı.
Ah! Dedikçe akar,gözümün yaşı
Ciğer pare pare, gönül perişan.
Kapılar kilitli aklı karalı,
Göç eylemiş gitmiş,malı maralı.
Söğütler eğilmiş kavak yaralı,
Dereler çağlamaz, sular perişan
Değirmen küsmüştür,taşları hasta,
Bozulmuş ambarlar,nerede usta.
Bizden selam olsun, yarene dosta,
Didem yaralıdır, ruhum perişan.
İç dünyamdan gelir,bilmem yalanı,
Şükür Rabbaniye sevdim Kur’anı.
Çökertti anamı, evin dumanı,
Kirişler çürümüş,mertek perişan.
Dökmüş gazelini,virandır bağlar,
Her yer ot kaplamış, geçilmez yollar.
Gider kışı, güzü gelir baharlar,
Kosniler kudurmuş,tarla perişan.
Yaz olmadan gelir buranın kışı,
Çok yemeye gelmez, dokunur aşı.
Melül mahzun durur,bibegin taşı,
Yağışın altında,ağaç perişan.
Kağnı arabası ağaca bağlı,
Çok günler geçirdim, karalı ağlı.
Dimağımız hasta, kalbimiz dağlı,
Çatılar yan vermiş, damlar perişan.
Bilmem ki nereden geldi soyumuz,
Azimle çalışır oğul kızımız.
Neden ki bir yere,akmaz suyumuz,
Akıllar göletçe fikir perişan.
Atılmış milletim, başka diyarda,
Çalışmamız güzel her bir ayarda.
Mevla’mız korusun, ulu divanda,
Cennetimiz güzel, narı perişan.
İkinci ölüme bedel ayrılık,
Bu günkü vatanda sular bulanık.
Cesedim uykuda, ruhum uyanık,
İç dünyamda, dağlar çöller perişan.
Cılganın demiri, paslıdır başı,
Ne hoştur duruşu,kıbleye karşı.
Yan yatar maranlar, körüyü yaslı,
Tütmüyor bacalar, boru perişan.
Hidayet Mevla’dan, yollarım ırak,
Gün geçtikçe beni alıyor merak.
Yalanı, dolanı, boş sözü bırak,
Sollarınız şadlı, sağlar perişan.
Kındılik kayada,çalardım sazı,
Yaylanın suları, verirdi avazı.
Zamane evladının, çekilmez nazı,
Sosyete kapladı, iman perişan.
Hatıra loğumda, bacada yatar,
Bozuktur silahlar geriye atar.
Dimağımız hasta, mantığı satar,
Yolları çıkmazda, akıl perişan.
Yarılmış köşeler, görün hacılar,
Bize darılmasın, hanım bacılar.
Güler üstümüze sahte kişiler,
Karnımız kan ağlar, mide perişan.
Bende Garip Sultan, gönülden hasta,
Hidayet dilerim, yarene dosta.
Mevla’m muhtaç etme, muhannet dosta,
İtaatler ölmüş, görüş perişan…
Garip Sultan(İ.Yiğit)
7 Mart 2008 Cuma
Sarı,Beyaz Papatyam,
Papatya esasında, iffet ve masumiyetin sembolüdür. Baharın öncüsü; taç yapraklı, sarı kömeçli masum çiçeğimizdir papatya.Yazıcıların diline düşmez pek papatya. Güle, nergise, karanfile, laleye methiyeler dizilir, papatya hep gözden ıraktır. İtilmiş bir çiçektir papatya. Gül, karanfil, nergis dilden dile dolaşmış; lale devirlerle beraber anılmıştır.Erken bahara en çok yakışan çiçektir papatya. "Öncü kuvvet" .Dayanıksız bedeni ve kısacık ömrüyle atmasa kendini,sanki arkadan gelen çiçekler yer bulamayacak...Mevsim bahardır.Baharın, şu güzel günlerinde, yemyeşil bayırlara, papatya tarlalarına açılmanın zamanıdır. Yaratıcı’nın kudret kalemi, renk renk, desen desen işlemektedir yeryüzü sayfalarını. Her taraf birdenbire nasıl da değişiyor. Yeryüzü sergisinde, büyük dirilişin numuneleri sunuluyor insanlığa heryerde... O terbiye edici Rabbimiz “Sizi de böyle diriltirim.” demek istiyor adeta. Sonbahar yaşlılığı, hazanımızı anlatıyor. Kış karbeyaz kefenlere sarılışımızı, bahar yeniden canlanışımızı, dirilişimizi resmediyor esasında...Mevsim bahardır, belki de papatya tarlalarından sevgi dermenin zamanıdır...Papatya; nisan çiçeği, masum ve iffetli…Nice baharlara, karbeyaz papatyalarla efendim…
BİR DUA
Büyük Alim Elmalılı Hamdi Yazır Hazretlerinin çokça tekrar edilen,duasını istifadelerinize Sunuyorum.
"İlahi hamdini sözüme sertaç ettim, zikrini kalbime miraç ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum sen var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bikarar ettin. İnayetine sığındım kapına geldim. Hidayetine sığındım lütfüne geldim. Kulluk edemedim affına geldim. Şaşırtma beni doğruyu söylet,neşeni duyur hakikati öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam sen söyletmessen,ben söyleyemem.Sen sevdirmezsen ben sevemem. Sevdir bize hep sevdiklerini,yerdir bize hep yerdiklerini,yar et bize erdirdiklerini. Sevdin Habibini kâinata sevdirdin. Sevdinde Hilat-i Risaleti giydirdin. Makamı İbrahim’den makamı Mahmuda erdirdin. Server-i asfiya kıldın hatem-i enbiya kıldın. Muhammed Mustafa(s.a.v) kıldın. Salât-ü selam, tahıyyat-ü ikram her türlü ihtiram ona, onun âline ahbabına ailesine ashabına ve etbaına
YA RAB!"
"İlahi hamdini sözüme sertaç ettim, zikrini kalbime miraç ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum sen var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bikarar ettin. İnayetine sığındım kapına geldim. Hidayetine sığındım lütfüne geldim. Kulluk edemedim affına geldim. Şaşırtma beni doğruyu söylet,neşeni duyur hakikati öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam sen söyletmessen,ben söyleyemem.Sen sevdirmezsen ben sevemem. Sevdir bize hep sevdiklerini,yerdir bize hep yerdiklerini,yar et bize erdirdiklerini. Sevdin Habibini kâinata sevdirdin. Sevdinde Hilat-i Risaleti giydirdin. Makamı İbrahim’den makamı Mahmuda erdirdin. Server-i asfiya kıldın hatem-i enbiya kıldın. Muhammed Mustafa(s.a.v) kıldın. Salât-ü selam, tahıyyat-ü ikram her türlü ihtiram ona, onun âline ahbabına ailesine ashabına ve etbaına
YA RAB!"
'God'un İbrahim'
Saygıdeğer büyükbabamı kendi şiirinden dinleyelim,
"Sana bir arzum var,ey seher yeli,
Bu nameyi büyük Sübhane götür.
Dertlidir sinemiz,daha evveli
Bir derde,bin derman verene götür
İnsan olamadık olmuşuz gafil,
Garip diyarlarda olmuşum sefil.
Her halime ettim ben O'nu kefil,
Bu aziz Kur'anı yazana götür
Her bir alemleri başkadır başka,
Bu gönül meftundur,O sadık dosta.
Ayaklar gezdirir,akıllar başta,
Ademi balçıktan yapana götür
Dumansız ateşim içten yanarım,
Boş geçen günüme bakar ağlarım.
Karanlık kabirde yardım dilerim,
Zulümatı aydın,yapana götür...
Godun İbrahim Yiğit(Garip Sultan)
6 Mart 2008 Perşembe
Yiğitler Durağında Sonbahar
"AZİZ YURT":
1939 Yılınının ilkbaharında başlayan ve kışında devam eden, zorlu ve yorucu bir yerleşme serüveninin sonunda ,Yurt edindiğimiz bu topraklar bizim aziz vatanımızdı...Osmanlı'nın Söğüt kasabasında başlayıp,koskoca bir alana yayılan,mukaddes medeniyetini bilen büyük dedemiz God Hafız Mehmet,tükenmek nedir bilmeyen, güçlüklere,eleştirilere ve sıkıntılara boyun eğmeyerek buranın aile için yeni yurt edinilmesini ister...
Öyle de oldu.70 yılı bulan bu yerleşme ve büyüme sürecinde,geriye bakıldığında çok önemli mesafelerin alındığı ve ciddi uğraşlar sarfedildiği görülür...Yeterli midir?Elbette ki hayır.Bizlerde,şanlı atalarımızın Söğüt'teki dirilişleri gibi,bir yeni heyecan ve azim ile hayatlarına yön veren Dursun,Mustafa ve Murat dedelerimizin izinde,daha geniş ufuklara ve daha güçlü bir geleceğe yürümek için çok çalışmalıyız...Benim hedefim bu blogda ailemizin kimi duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına,yardımlaşmalarına katkı sağlamak,ülkemize ve insanımıza hizmet düşüncesiyle her yere koşan,dağılan bireylerin iletişimini kolaylaştırmak olacaktır...
Tabii bu blogun başka bir takım amaçlarada hizmet edeceğine inanıyorum...
Bunların başında,
...Mahalle ile ilgili tarihçe ve çeşitli bilgiler,
...Mahalleye ait doğa ve topluluk resimleri,
...Ahlaki ve Kültürel bilgiler yer alacaktır,
...Çokça okunan saygıdeğer şairlerimizden,çeşitli şiirler,(Bu arada yazdığı şiirleriylede mahallenin,seriminde önemli roller üstlenen Büyükbabamı şiirlerini unutmadan)
...Mukaddes kitabımızdan Ayetler,
...İnsanlığın iftihar tablosu Efendimiz'in(s.a.v) Hadis-i Şerifler,
...Tarihten notlar,
...ve şu an yazamadığım ve sizlerinde görüşleriyle gelişecek başka bir takım bilgiler ve çalışmalar gelmektedir.
Şimdiden yazılarımı paylaşacak ve eleştirileriyle bana ışık tutacak herkese teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla!
Bilge Türk
1939 Yılınının ilkbaharında başlayan ve kışında devam eden, zorlu ve yorucu bir yerleşme serüveninin sonunda ,Yurt edindiğimiz bu topraklar bizim aziz vatanımızdı...Osmanlı'nın Söğüt kasabasında başlayıp,koskoca bir alana yayılan,mukaddes medeniyetini bilen büyük dedemiz God Hafız Mehmet,tükenmek nedir bilmeyen, güçlüklere,eleştirilere ve sıkıntılara boyun eğmeyerek buranın aile için yeni yurt edinilmesini ister...
Öyle de oldu.70 yılı bulan bu yerleşme ve büyüme sürecinde,geriye bakıldığında çok önemli mesafelerin alındığı ve ciddi uğraşlar sarfedildiği görülür...Yeterli midir?Elbette ki hayır.Bizlerde,şanlı atalarımızın Söğüt'teki dirilişleri gibi,bir yeni heyecan ve azim ile hayatlarına yön veren Dursun,Mustafa ve Murat dedelerimizin izinde,daha geniş ufuklara ve daha güçlü bir geleceğe yürümek için çok çalışmalıyız...Benim hedefim bu blogda ailemizin kimi duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına,yardımlaşmalarına katkı sağlamak,ülkemize ve insanımıza hizmet düşüncesiyle her yere koşan,dağılan bireylerin iletişimini kolaylaştırmak olacaktır...
Tabii bu blogun başka bir takım amaçlarada hizmet edeceğine inanıyorum...
Bunların başında,
...Mahalle ile ilgili tarihçe ve çeşitli bilgiler,
...Mahalleye ait doğa ve topluluk resimleri,
...Ahlaki ve Kültürel bilgiler yer alacaktır,
...Çokça okunan saygıdeğer şairlerimizden,çeşitli şiirler,(Bu arada yazdığı şiirleriylede mahallenin,seriminde önemli roller üstlenen Büyükbabamı şiirlerini unutmadan)
...Mukaddes kitabımızdan Ayetler,
...İnsanlığın iftihar tablosu Efendimiz'in(s.a.v) Hadis-i Şerifler,
...Tarihten notlar,
...ve şu an yazamadığım ve sizlerinde görüşleriyle gelişecek başka bir takım bilgiler ve çalışmalar gelmektedir.
Şimdiden yazılarımı paylaşacak ve eleştirileriyle bana ışık tutacak herkese teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla!
Bilge Türk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)